Almanya’da mahkeme kararıyla açıklanan koronavirüsle ilgili kriz masası tutanakları, önemli ve tartışmalı bilgileri gün yüzüne çıkardı.

Dr. Şevket Dalboy Siyaset ve Sosyal Bilimci / Gazeteci

Özellikle Türkiye ile ilgili seyahat uyarısının kaldırılması konusu, dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İçişleri Bakanı Horst Seehofer’ın verdiği kararların altında yatan detayları ortaya koyuyor.

Türkiye ile İlgili Seyahat Uyarısının Kaldırılması

Pandeminin ilk yılında, Temmuz 2020’de Ankara, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını bazı turistik bölgeler için kaldırmasını talep etti. Açıklanan tutanaklar, bu talebin Merkel ve Seehofer tarafından olumlu karşılandığını gösteriyor. Ancak Sağlık Bakanlığı uzmanları, Türkiye’deki test kapasitelerinin yetersizliği nedeniyle bu adımın belirsizliklere yol açacağı konusunda uyarıda bulundu. İçişleri Bakanlığı, bölgesel olarak seyahat uyarısının kaldırılmasına sıcak baktığını belirtirken, Dışişleri Bakanlığı bu kararın domino etkisi yaratabileceği konusunda endişelerini dile getirdi.

Türkiye ile Bağlantılı Korona Vakaları

Uygulamanın başlamasından birkaç hafta sonra, Türkiye’den dönenlerdeki korona vakalarının önemli ölçüde arttığı gözlendi. Offenbach gibi şehirlerde, Türkiye’den gelen birçok kişide virüs tespit edildi. Türkiye’nin yanı sıra Bosna-Hersek, Sırbistan ve Karadağ’dan gelenler de riskli bölgeler olarak nitelendirildi. Almanya’daki okullarda yapılan testlerde, Türkiye’den negatif test sonucu ile gelen kişilerin pozitif çıktığı vakalar kaydedildi.

DSÖ Standartlarına Aykırılık ve Seyahat Uyarısının Yeniden Kaldırılması

Tutanaklara göre, Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına aykırı olarak sadece semptom gösterenleri korona olarak kayıtlara geçirdiği belirtildi. Artan vakalar nedeniyle, Almanya, Ekim 2020’de Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını yeniden yürürlüğe koydu.

Dezenfeksiyon Maddesi Alımında İsraf

Kriz masası tutanaklarında, dönemin Sağlık Bakanı Jens Spahn’ın dezenfeksiyon maddesi alımında israf yaptığı ortaya çıktı. 50,2 milyon euro karşılığında 7,9 milyon litre dezenfeksiyon maddesi alındı. Ancak, bu maddelerin büyük bir kısmı kullanılmadan kalmış ve 725 bin euro karşılığında satılmıştır. Bu durum, maliyetli bir imha işleminden kaçınılması amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Sosyal Medya Fenomenlerine Ödeme

Hükümet, 2020’nin Ağustos ayında, sosyal medyada tanınan fenomenlerle anlaşarak topluma ulaşmayı hedefledi. Bu kampanya kapsamında fenomenlere toplam 489 bin euro ödeme yapıldı. Fynn Kliemann ve Sarah Engels gibi isimler bu kampanyada yer aldı. Ayrıca, İlkay Gündoğan gibi sporcularla ücretsiz iş birliği yapıldı.

Kritik Toplantının Tutanaklarının Olmaması

26 Şubat 2020 ile 15 Aralık 2020 arasındaki 49 toplantının 48’inin tutanağı bulunurken, Mart 2020’de yapılan sekizinci toplantının tutanağı mevcut değil. Bu toplantıda, İçişleri Bakanlığı’na halkta “şok etkisi yaratacak” yöntemler öneren bir strateji belgesi tartışılmıştı. Bu belgede, insanlara “hastanelere yakınlarını getirecekleri ancak kabul edilmedikleri için evde acı çekerek öleceği” gibi korkutucu senaryoların anlatılması önerilmişti. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının neden tutanağının olmadığını açıklamadı.

Eleştirel Değerlendirme ve Durumun Vahameti

Açıklanan tutanaklar, Almanya’nın pandemiye verdiği tepkinin ardındaki karmaşık ve bazen hatalı karar süreçlerini gözler önüne seriyor. Türkiye ile ilgili seyahat uyarısının kaldırılması ve sonrasında yaşanan vaka artışları, kararların halk sağlığı üzerindeki etkisini vurguluyor. Ayrıca, dezenfeksiyon maddesi alımında yaşanan israf ve sosyal medya fenomenlerine yapılan ödemeler, kriz yönetiminin ekonomik boyutunu eleştiriyor. Kritik bir toplantının tutanağının olmaması ise, şeffaflık eksikliği konusunda ciddi sorular doğuruyor.

Bu bilgiler, Almanya’da pandemi yönetiminin bazı yönlerinin halk sağlığı ve ekonomik açıdan sorgulanması gerektiğini ortaya koyuyor. Açıklanan tutanaklar, daha şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim talebini güçlendiriyor.